Otizmli çocukların; aileden ya da alanında bir uzmandan destek almadığı takdirde çevresinde bulunan insanlarla iletişim kurma üzerine yeterince motivasyona sahip değillerdir. Çünkü iletişim kurmaları gerektiğini ve iletişim kurarak çevresindeki insanlara karşılık ve cevap alabileceklerini bilmeleri çok zordur. Otizmli bireyler genel olarak tek başına kalmayı severler ve çevresindeki insanlardan çok nesnelerle ilgilenirler. Otizmli bir çocuk bir şey istediğinde ona kendisi ulaşmak ister ve yardım istemeyi ya da eliyle ona işaret etmeyi tercih etmezler. Örnek vermek gerekirse; dolapta bulunan oyuncağa ulaşmak için zıplar, dışarı çıkmak istediğinde tek başına kapıya giderek kapıyı açmak isterler. Otistik konuşma doğal olarak bu bireylerin yaşam standardını düşürme ihtimaline sahiptir.
Otizm tanısı genel olarak 2-3 yaş sonrasında ailelerin fark edebildiği önemli bir farklılıktır. 4 yaşında otistik belirtiler gösteren bir çocukta konuşma mümkün hale gelir. Bunun için uygulanan ABA terapi eğitimleri, dil konuşma terapileri, duyu bütünleme ve ergoterapi gibi farklı disiplinler bir araya getirilebilir. Bu konu hakkında çok daha detaylı bir bilgi vermeden önce otizm teşhisi konan her çocuğun kendine özgü yapılarının olduğu ve bu yüzden uygulanan çeşitli stratejilerin her birinde aynı sonucu vermeyeceğinin bilinmesi gerekir. Her otistik bireyin iletişim kurmayı öğrenebilmesine rağmen, bunun her zaman sözlü olamayacağını, görselliğini kullanarak yaşamlarını iyi şekilde idame ettiren otistik bireylerin olduğu bilinir.
Otizmli bireylerde dil gelişimlerini destekleyen kritik kurallar şu şekilde sıralanabilir:
Çocuğu oyun ve sosyal etkileşime teşvik etmek: Çocuklar oyun oynayarak öğrenir ve bu dil öğrenimini kapsar. Karşılıklı olarak etkileşim halinde gerçekleştirilen oyun aktiviteleri sizin ve çocuğunuzun sağlıklı iletişim kurabilmesi için çok keyifli bir fırsat sunacaktır. Çocuğun bu konuda keyif alabileceği oyunlar geliştirerek sosyal iletişim fırsatları sunmanız gerekir. Örnek vermek gerekirse; şarkı söylemek tekerleme oynamak iletişim dil ve konuşma, iletişim becerilerine dair çok güzel bir adımdır. Oyun sırasında çocuğun karşısına geçerek onun göz seviyesinde pozisyon almak, bu pozisyon çocuğun sizi görmesini ve duymasını kolay hale getirecektir,
Çocuğu taklit etmek: Çocuğun çıkardığı sesleri ve oyun davranışlarını tekrar etmek, onu çok daha fazla ses çıkara ve iletişime geçmek açısında cesaretlendirecektir. Çocukta bu sayede sizi taklit eder. Örneğin; çocuğun oyuncak arabasını sürdüğünde sizin de aynısını yapmanız ya da aranasını bir yere çarptığınızda sizde aynısını yapmalısınız. Ancak arabayı fırlatırsa bunu tekrar etmeniz doğru olmayacaktır,
Sözlü olmayan iletişime odaklanmak: Hareketler ve göz teması kurmak dil gelişimi açısından bir temel olarak nitelendirilir. İletişim kurarken hem vücudunu hem de sesi kullanın. Ancak vücut ile sesi birbirine eş zamanlı tamamlaması gerekir. Örneğin elinizle bir yeri işaret ederek bak demeniz ya da evet derken kafasını aşağı yukarı hareket ettirmeniz işe yarar. Çocuğunuzun bu durumda hareketlerini alkışlayarak, el açarak ya da kollarına uzanarak karşılık vermelisiniz. Eğer çocuk bir oyuncağa bakıyorsa ya da ona işaret ediyorsa hemen ona uzatmalısınız,
Çocuğa konuşması için süre tanımak: Çocuğu konuşturmak için acele davranmayın. Çocuğun konuşması için ona bir süre tanıyın, hemen onu tamamlamak yerine daha umutlu bir şekilde bakarak motivasyonu artırmalısınız. Eğer çocuk herhangi bir ses çıkarır ya da hareket yaparsa ona hemen karşılık verin. Bu durum onu iletişim kurması açısından cesaretlendirecektir. Ses, harf, kelime tekrarı olan ekolali çocuğun ilk yıllarında anne ve babanın, çevredeki sesleri tekrar etmesi için bu sesleri tanınması için çok iyi bir yoldur. Ancak ilerleyen zamanlarda devam ederse müdahale edilmesi gerekir,
Dili basitleştirmek: Bunu yapmak çocuğun sizi anlamasını kolay hale getirecek ve söylediklerinizi tekrar etmesine da yardımcı olacaktır. Eğer çocuk hiç konuşmuyorsa, cümlelerin yerine onunla sadece kelimeleri kullanarak iletişim kurmaya çalışmalısınız. Çocuk bazı kelimeleri konuşabildiğinde ona artık kelime öbekleri ile konuşun, örnek vermek gerekirse; kapıyı aç, topu at gibi,
Çocuğunuzun ilgisini takip etmek: Çocuğun konsantrasyonunu bozmak yerine onu kelimeleri kullanarak takip edebilirsiniz. Örneğin oyuncak arabasını aldığında size ona araba diyerek destekleyici davranmalısınız. Bu durum onun kelime-obje bağlantısını kurmasını sağlar ve ortak-dikkat kavramını geliştirmesine, bu sayede ilerleyen zamanlarda otizm konuşma sorununun aşmasına ve akademik başarıya katkı sağlar,
İletişimi görsellerle desteklemek: Teknolojik yenilikler ve görsel olarak destek olmak bazen konuşmanın önüne geçebilir. Örnek vermek gerekirse dokunmatik ekranlarla resimlere dokunarak kelime üretimi yapmak istek ve düşünceleri ifade edebilir. Tüm bunlara ek olarak çocukta tipik otizm belirtileri olan ( El kol çırpma, dikkat eksikliği, hiperaktivite, bağırma, sosyal davranış bozukluğu, yerinde duramama, ileri yaş ekolali, DEHB) gibi belirtiler söz konusu ise ilk olarak ''davranış ve dikkat becerilerini' geliştirmesi gerekli olabilir. Bunlar ise kısaca dikkat odaklama becerileri, yerinde oturabilme ve bekleme becerileri, sosyal beceriler, davranış becerileridir.
Çevresinde bulunan bireylerle iletişim kurma konusunda yetersizlik otizmin en belirgin özelliklerinden biri olarak dikkat çeker. Otistik çocukların iletişim kurma becerilerinde ön plana çıkan sınırlılık ve yetersizlik, bu çocukların konuşma ve dil becerisi kazanma konusunda güçlüklerine bağlanarak açıklanabilir. Bu noktada annelerden alınan bilgilere göre; yaşamın ilk yıllarında ve özellikle bebeklik çağında görülen;
Gibi dil gelişimine ait olan aşamaların otistik çocuklarda çok daha az olduğu ya da hiç olmadığı konuşma şeklinde olmadığı belirtilir. Babıldama dönemini normal çocuklardan daha farklı geçiren otistik çocuklardan bazılarının konuşmayı normal zamanda kazandıklarını daha sonra genel gelişimsel gerilemenin büyük bir parçası olarak bu konuşmalarını kaybettikleri gözlemlenir. Buna bağlı olarak; otistik çocukların büyük bir kısmının dili amacına uygun kullanmayı öğrenemedikleri de yapılan araştırmalara vurgulanır. Otistik çocukların ilk sözcük çıktısının belli başlı bir zamanı olmamasıyla beraber genel olarak 5 yaş civarıdır.
Otistik çocuklarda, normal bir dil gelişimini izlerken meydana gelen yetersizlik bu sorunun ilk belirtisi olmakta ve bu çocukların yaşamlarının ikinci yılına kadar sözcükleri iletişim dili olarak kullanmamaları, kesin teşhisin iki yaşından önce yapılmasını güçleştirir. Ancak yaşamın birinci yılında belirtin olarak gözlenen sözel olmayan iletişimde; el sallama, gülümseme, kucağa alınmak istendiğinde kolunu kaldırma gibi temel bazı hareket ve jestlerin kullanılması, konuşmanın başlangıcı olarak kabul edilir.
Normal gelişim gösteren bebekler insan yüzüne, hareket eden nesnelere baktıkları ve sesleri rahat şekilde güldükleri gözlenirken; otistik bebeklerin sadece sallandıkları, gıdıklandıkları ya da havaya hoplatıldıkları zaman güldükleri görülür. Otistik bebekler insanlara olduğu kadar çevresine ve çevresinde yer alan çeşitli nesnelere karşı da ilgisizdir. Bu ilgisizlik ile çevresindeki nesnelere uzanıp onları yakalama isteği göstermeme şeklinde gözlemlenir. Bu çocuklar isteklerini ağlayarak, çığlık atarak belirtir. Bu çocuklar sonraki aşamada yürümeyi öğrenir öğrenmez iletişim kurmak için yetişkinin elinden tutarak, çekerek istediklerini belirttiği; ancak bunu yaparken yetişkinin yüzüne bakmadığı gözlemlenir. Karşılıklı iletişim kurmak istediğinde ise bağırma-vurma, çığlık atma gibi olumsuz davranışlarda bulabildikleri belirtilir.
Sözel iletişim kurabilen otistik çocukların ise ses tonunun ve şiddetinin çok farklı, konuşma tonunun ise tekdüze olduğu görülür. Bu şekilde ise daha farklı ses ve tekdüze konuşma tonunu kullanan otistik çocukların konuşma gelişimi, normal çocuklardan daha farklı olarak tablo çizmekte, konuşmaya başlama yaşının daha geç kaldığı ve normal çocuklar kadar istek ve arzulu konuşmadıkları görülür. Sonuç olarak otistik konuşmaya dair bu çocukların karşısında çıkan sorunlar şu şekilde sıralanabilir:
Otistik çocukların diş ve konuşma becerilerini geliştirmek için dil terapisi sürecine dâhil olmak çok önemlidir. Bu konuda tercih edilen özel eğitim merkezinin kalite odaklı hizmet vermesi de çok önemlidir. Aksi takdirde beklentileri karşılayan bir terapi süreci ile dil becerilerinde yaşanan sorunların üstesinden gelmek çok daha zor olacaktır.
Meryem Yerli, bu konuda beklentileri karşılayan profesyonel bir kurum olarak karşınıza çıkar. Alanında uzman dil ve konuşma terapistlerinin çocuğa güven ortamında sağladığı tedavi sürecini deneyimlemek istediğinizde web sitemizi ziyaret etmeniz ve bizinle iletişim kurmanız yeterlidir. Meryem Yerli; özel eğitimde kalite ve güven odaklı çalışmalarla sektörde öncü kurum olmaya devam ediyor.