Otizm spektrum bozukluğu (OSB), kişinin erken çocukluk döneminde başlayan ve hayat kalitesini doğrudan etkileyen, sözel ve davranışsal bir bozukluk çeşidi olarak karşınıza çıkar. Nöro-gelişimsel ve ruhsal bir bozukluk olarak nitelendirilen otizmde, erken tanı ve özel eğitimde otizm tedavisi çok önemli bir yere sahiptir.
İlk 3 yaş döneminde tam olarak belirti göstermeye başlayan bu yaygın gelişimsel bozukluğun tamamen geçmesini sağlayan bir tedavi yöntemi söz konusu değildir. Bununla birlikte, bu hastalığın kişinin yaşam kalitesini artırmak ve toplum içerisinde sosyalleşmesinin önüne geçen etkilerini azaltmak için, farklı ilaç tedavileri ve rehabilitasyon yöntemlerinin uygulanması gerekir.
Doğuştan olan ya da sonradan gelişim gösteren otizm, sosyo-ekonomik konum fark etmeden toplumda herhangi bir gruba ait olan bireylerde görülebilir. Dolayısıyla bu hastalığın çıkışında beslenme, ekonomik koşullar ve kültürel faktörlerin herhangi bir etkisi olmadığı kesindir. Bu hastalığın genetik faktörlerle geçiş yaptığına dair bazı önemli bulgular olmasının yanı sıra, hastalığın hangi nedenle ortaya çıktığına dair net bir bilgi yoktur. Otizmli çocuklarda yapılan klinik çalışmalardan yola çıkarak, çevresel faktörlerin otizme yol açabildiği düşünülmektedir. Genetik yollarla gelişim gösteren otizm çeşidinde, farklı birkaç genin bir araya gelerek gelişim gösterdiği ifade edilebilir. Öyle ki bazı vakalarda Rett sendromu gibi bozuklukların otizmin ortaya çıkmasıyla ilişkilendirildiği düşünülmüştür.
Otizm spektrum bozukluğu, çocukların sosyal etkileşim verilerine doğrudan etki ederken, dil gelişiminde gecikmeler, etkileşim kurmada zorlanma gibi sorunlarla kendini gösterir. Bu gibi sorunları fark eden anne babalar, çocuklarını akranlarıyla kıyaslandığında yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu fark eder.
Tek bir hastalık olmayan otizm, ortak bir semptom çekirdeği ile çok yakından ilişkisi olan bozuklukları ifade etmek amacıyla kullanılır. Her bireyin sosyal etkileşim becerilerine doğrudan etki eden bu bozukluklarda, kişiden kişiye değişiklik gösteren çeşitler ortaya çıkar. Hafif, orta ya da ağır otizm belirtileri olarak nitelendirilen bu durum, 2. Yaş sonrasında iyice kendini göstermeye başlar. Dolayısıyla otizme eşlik eden diğer sorunların da göz önünde bulundurulması ve tek başına değerlendirilmemesi gerekir. Her çocukta farklı şekilde ortaya çıkmakla beraber, otizm spektrum bozukluğunun birbirinden farklı çeşitleri vardır.
Buna bağlı olarak çevresel faktörlerin otizmin ortaya çıkışını hızlandırması ya da hastalığa sebep olup olmadığı günümüzde hala araştırılmaya devam edilmektedir. Otizmin ortaya çıkmasına neden olabilecek çevresel faktörler söz konusu olduğunda; gebelik sırasında anne adayının ağır bir ilaç kullanması, sıra dışı olan bazı komplikasyonlara maruz kalması, viral enfeksiyon geçirmesi gibi etkenler söz konusu olabilir. Ayrıca otizm spektrum bozukluğu çeşitlerinin ortaya çıkardığı belirtilerin de birbirinden farklı olduğunu söylemek mümkündür.
Her bireyde farklı gelişim gösteren otizm çeşitleri şu şekilde sıralanır:
Asperger sendromu: Sosyal etkileşim becerilerinde yetersizlik ve bazı konularda farklı takıntılarla kendini gösterir. Otizm spektrum bozukluğunda olduğu gibi zihin ve dil gelişiminde gerilemeye yol açmayan bu durum; sözel işlevi, sözcük dağarcıkları ve dil bilgisi gelişimlerinde de herhangi bir zayıflık göstermez. Genel olarak görsel ve algısal işlevlerde yetersizlik yaşanmasına neden olduğu söylenebilir. Ayrıca birçok Asperger Sendromu tanısı konulmuş kişide bu bozukluğa eşlik eden denge sorunları görülür. Asperger sendromunun otizmden ayıran yönleri olduğu düşünülür.
Bunlar şu şekilde sıralanır:
Atipik Otizm: İletişim kurmada güçlük, konuşmada zorluk, tekrar eden konuşmalar, gelişimde bozukluklar, sosyalleşmede sorunlar yaşama gibi belirtilerle kendini gösterir. Özellikle son 4 yıl içerisinde, çok sık bir şekilde tanısı konulan otizm çeşididir. Bu belirtiler daha geç yaşlarda ortaya çıkabildiği gibi, kesin tanı konmayı engelleyecek şekilde çok az da görülebilir. Bu gibi bir otizm türünde, standart otizm belirtilerine tam olarak karşılık bulmak mümkün değildir. Zira iyi bir eğitim ve uygun koşullar sağlandığında zamanla bu belirtiler ortadan kalkabilir. Dil gelişimde yaşanan zorluklar ve aksaklıklar, zaman içerisinde normale döner. Bundan dolayı otizm tedavi sürecine en iyi şekilde cevap veren grubun atipik otizm teşhisi alan çocuklar olduğu söylenebilir.
Atipik otizm belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Rett Sendromu: Otizm çeşitleri kapsamında değerlendirilen Rett Sendromu; genellikle kız çocuklarında ortaya çıkan bir genetik otizm spektrum bozukluğu olarak bilinir. Doğumdan sonraki ilk 5 aylık süreç içerisinde normal gelişim gösteren çocuklarda gözlemlenir. Bebeğin baş gelişimin durması ile belirti göstermeye başlar. Rett sendromu belirtilerinin fark edilmeye başlanması ile birlikte, çocukta baş büyümesi yavaşlar, el becerileri kaybedilir, takıntılı el hareketleri kendini göstermeye başlar. Zaman içerisinde çocukta beyinsel beceriler fark edilir derecede gerileme gösterir. Rett sendromuna karşı alınabilecek önlemler ile çocukların yetişkin olacak yaşlara kadar yaşamasına fırsat verilir.
Ret sendromu belirtileri şu şekilde sıralanır:
Otizm spektrum bozukluğu içerisine dâhil kabul edilen, ancak başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bir bozukluk olarak otizm belirti tanı ölçütlerine uymayan bir gruptur. Bu çocuklarda 3 yaşından sonra gerileme gözlemlemeye başlanır.
Yaygın gelişimsel bozukluk belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Genel otizm belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Bebeklik çağında ilk belirtilerini gösteren otizm, ileri yaşlarda iyiye gitme eğilimi göstererek kişinin sosyal yaşam içerisinde diğer insanlarla daha rahat iletişim kurmasına imkân verebilir. Bu şekilde hastalığın belirtilerini daha hafif şekilde hissetmeye başlayan otizmli bireyler, normale yakın bir yaşam sürebilir. Bununla birlikte bazı bireylerde hastalığın etkileri yaşlandıkça çok daha şiddetlenebilir. Bu bireylerin sosyalleşmesi, toplum içerisine dâhil olması ve normal bir yaşantı sürmesi çok daha zor olabilir. Bu yüzden hayatı boyunca kendilerine destek verecek bir bakıma ihtiyaç duyabilirler.
Bu noktada anne babaların çocuklarının gelişimini yakından takip etmesi ve bir gerilik fark ettiği an alanında uzman bir doktora başvurması hayati öneme sahiptir.
Otizm spektrum bozukluğunun ilaçla kesin bir tedavi yöntemi olmasa bile, erken tanı bu hastalığın yarattığı sonuçları hafifletme konusunda oldukça etkilidir. Tedavi yöntemi olarak uygulanan özel eğitim ve ilaçlar, başta otizmli birey olmak üzere çevresinde yer alan diğer insanların da yaşamını kolaylaştırmak ve otizmli bireyin rahatsızlık veren davranışlarını azaltmayı amaçlayan önemli bir konumda yer alır.
Çocuklarda otizm spektrum bozukluğu teşhisi, yalnızca çocuk ruh sağlığı doktorları ve çocuk nörologları tarafından konulabilir. Sonrasında nitelikli bir özel eğitim kurumundan uygun tedavi ve terapi yöntemlerinin planlanması gerekir. Bunun için tercih edilen özel eğitim kurumunun, otizmli bireylerin kişisel ihtiyaçlarına uygun bir tedavi planlaması olmazsa olmazdır. Meryem Yerli bu konuda üst düzey standartlarda hizmet anlayışı ile başarısını katılmamış olan bir kurumdur. Yuva sıcaklığı ile bireylere güven veren tedavileri hayata geçiren Meryem Yerli güvencesini deneyimlemek ve hastalığın erken teşhisi ile otizmli bireyleri normal hayata kazandırmak için, web sitemizde yer alan irtibat numaralarını kullanarak hemen bize ulaşabilirsiniz.