Otizm spektrum bozukluğu; bireylerin sosyal etkileşim sınırlılığı, dil gelişiminde bozulmalar, tekrar eden davranışlar ve çevresine karşı sınırlı ilgi şeklinde belirti gösteren nörolojik bir bozukluk olarak bilinir. Bu durumun belirtileri, genellikle erken çocukluk çağından itibaren kendini göstermeye başlar. Otistik çocukların sosyal iletişim becerilerinin geliştirilmesi ve çevresel faktörlere daha rahat uyum sağlayabilmesi için uzmanlar tarafından sürekli olarak erken müdahale etmenin önemine vurgu yapılır. Otizmde erken tanı ve erken müdahale ile çocuğa göre eğitim programlarıyla onu erken çocukluk döneminde hayata kazandırmak mümkündür.

otizmde-erken-mudahalenin-onemi.jpg

Erken müdahale edebilmenin ilk adımı ise otizm belirtilerini erken dönem içerisinde fark edebilmektir. Bu yüzden aileler bebeklerinin gelişimlerini dünyaya geldiği ilk andan itibaren sürekli olarak izlemeli ve risk durumunda en kısa sürede bir uzmana başvurmalıdır. Erken tanı ve erken müdahale ile ailelerin bu durumu erken dönemde fark etmesi, otizm spektrum bozukluklarında (OSB) olumsuz etkileri en aza indirebilir.

Beyin gelişimi ile alakalı çok karmaşık bir gelişimsel bozukluk olan otizm, tipik olarak erken çocukluk döneminde kendini gösterirken, çocuğun başka insanlarla iletişim kurma ve etkileşim içerisinde olma yeteneğini doğrudan etkiler. Bu yalnızca iletişim bozuklukları olarak değil, aynı zamanda günlük sosyal etkileşim sorunlarının da baş göstermesine neden olur. Otizmli bireyler; hafif ve şiddetli ya da değişen farklı semptomlara sahip oldukları için, bu durum bir ‘’spektrum’’ şartı olarak kabul edilir.

Otizm spektrum bozukluğunda semptomların tümü, her çocukta mutlaka ortaya çıkacak diye bir kural yoktur. Çocuklar bunlardan sadece birkaçı ya da kimsede olmayan benzersiz semptomlara da sahip olabilirler. Bazı çocuklar yalnızca hafif bozukluklara sahip olurken, diğerleri hayatın içerisinde çok daha büyük engel teşkil eden otizm belirtileri ile karşılaşabilir. Buna ek olarak, bu semptomların birçoğu çocuğun hayatı boyunca devam edebilir.

Otizmli olan ya da otizm konusunda risk grubundaki çocuklarda otizm semptomları gözlemlenebilir olan davranışlar ve akranlarına göre gelişimsel gecikme yaşamalarıdır. Yaşamın ilk yıllarında gelişim seyrinin yaşıtlarına göre farklı olmasından kaynaklı, otizmin başlangıç yaşı her çocukta birbirinden çok daha farklı olabilir. Bu konuda uzmanlar otizm belirtilerinin gözlemlenebilir olmasını, genellikle yaşamın ilk üç yılına dayandırır. Çocuğun her bakımdan gelişimini yakından takip eden ebeveyn; sosyal, motor ve dil gelişim alanlarında çok sağlıklı bir gözlem yapmalı ve herhangi bir risk fark ettiği anda vakit kaybetmeden alanında bir uzmana başvurmalıdır.

Otizmde Erken Müdahale Nedir?

Yapılan bazı araştırmalar, otizmin 6 ay ve daha küçük bebeklerde teşhis edilmesinin çok güvenilir olmadığını gösterirken, 6 ay içerisinde var olan gelişimsel gecikmelerin bebeğin ileri zamanlarda daha farklı yetersizliklerle karşı karşıya kalabileceğini göstermiştir. 6 ayda beyin gelişimi ile beraber çocuk gelişiminde önem verilen birçok farklı basamak görülmeye başlanır. Otizm riski olan bebeklerde ise söz konusu olan bu gelişim çoğu zaman sekteye uğrar. Aynı zamanda yapılan araştırmalar, otizmin başlangıç döneminin 6 ile 18 ay arasında değişiklik gösterdiğini belirterek; göz teması, sosyal iletişim, sosyal bir gülümseme gibi belirtiler ile otizme dayalı bir gecikme gözlemlendiğini öne sürmektedir.

Otizm riski taşıyan çocuklarını erken çocukluk döneminde otizm bozuklukları ve tanı almasında gözlemlenen en önemli belirtilerin sosyal etkileşim konusunda olduğu ifade edilir. Çocuk çevresinde yer alan diğer insanlarla etkileşim kurarken amaca uygun iletişim sergilememe, nesneleri işaret edememe, göz temasının çok sınırlı oluşu, ismine tepki vermeme, sınırlı bir taklit becerisine sahip olma gibi sosyal davranışlar erken dönemde belirti olarak ortaya çıkar. Sosyal etkileşim ile alakalı olarak yapılan araştırmalarda, bebeklerin 1-2 yaş döneminde insanlara daha az yönelme ile birlikte sosyal gülümsemenin daha sınırlı olması ve sosyal dokunuşlarda duyusal bir hassasiyetin olmasının da otizm risk faktörleri arasında olduğunu göstermiştir. Otizmde erken müdahale kapsamında sosyal etkileşimi düzenleme konusunda bakışı koordineli şekilde kullanma ve ortak bir dikkat geliştirmek çok önemlidir. Ortak dikkat geliştirme konusunda zorluk yaşayan bebek, sosyal etkileşim gelişiminde de doğal olarak sınırlılıklar yaşamaktadır.

Bebekler, dünyaya geldikten sonra, her gün birbirinden çeşitli gelişim süreçlerini takip eder. Bu gelişim sürecine dahil olan babıldama dönemi ile birlikte bebeğin bazı sesler çıkarması beklenir. Özellikle 6-10 ay ayarında jest ve mimik ile beraber işaret etme davranışları başlar. Ancak otizmli bebekler, işaret etmek yerine daha çok nesneyi çekme eğilimine sahiptir. Ayrıca bu çocuklar anlamlı bakış sergileme ve ortak bir dikkat kurma davranışında sınırlılık yaşamaktadır. Otizmli bebeklerin babıldama döneminde seslendirme durumu ise son derece azdır. Otistik çocukların motor gelişiminde davranışların fazlalığı, duruş bozukluğu, hareketlilik seviyesinde azalma, kendini uyarıcı bazı davranışların artması gibi durumların ön plana çıktığı belirtilmiştir.

Anne ve babaların, çocuğunu iyi bir şekilde gözlemleyerek bahsi geçen belirtileri erken çocukluk döneminde dikkate alarak takip etmesi ve risk gördüğü durumda hemen bir uzmana başvurması önerilir. Çocuğun yaşamının ilk 5 yılı, gelişimsel büyüme konusunda çok kritik olan bir süreçtir. Otizmli çocuk için eğitim süreci ne kadar erken başlarsa, uzun vadede alınan sonuç daha iyi olacaktır. Çünkü fonksiyonel beceriyi erken dönemde öğrenmek, hayat boyunca otizmli çocukların çok daha büyük kazanımlar elde etmesi konusunda yardımcı olacaktır. Aksi takdirde otizmli çocuk için büyük bir zaman kaybı ortaya çıkar ve çocuk yetişkinlik sürecinde daha büyük problemlerle karşı karşıya kalabilir.

Otizmde Erken Müdahale Meryem Yerli ’de

Otizm teşhisi konulduğunda, tedavi mümkün olduğu en kısa süre içerisinde başlamalıdır. Erken müdahalenin, bebeklik döneminde itibaren sosyal ve iletişim becerilerini geliştirdiğine dair birçok kanıt vardır. Çocuğun sonraki süreçte gelişimini çok önemli bir ölçüde iyileştirme potansiyeli vardır. Bununla birlikte erken müdahale, çocukta var olan sorunlu davranışın bir alışkanlık haline gelmesini engeller.

Uygun olan erken tedavi, çocukların semptomlarını azaltır iken, yaşamları boyunca ebeveynlerinden bağımsız yaşamaları konusunda yardımcı olacaktır. Yeni becerileri kazanmasına yardımcı olacak genel gelişimler, sadece erken müdahale sayesinde geliştirebilir. Temel gelişim aşamasında, çocuk için en uygun tedavinin alınması çok önemlidir. Otizmli çocuklar, temel olan sosyal becerileri ve sosyal durumlarda daha iyi hareket edebilme yeteneğini kazanma konusunda daha yatkındır.

Otizmde erken tanının önemi; bu çocukların daha bağımsız olmaları konusunda yardımcı olacak, yaşlandıkça daha az hizmet gerektirecek çok değerli bir araç olarak görev alır. Yani erken teşhis konulması, çocukların güçlü yanlarından en güzel şekilde yararlanmasına ve çocukluk boyunca ve sonrasında daha bağımsız, daha iyi bir yaşam potansiyeli sunması konusunda yardımcı olabilir.

Otizm spektrum bozukluğunda erken teşhis ve sonrasında erken müdahale, ebeveynler açısından da büyük yararlar sağlar. Bu nörolojik bozukluğun semptomlarını erkenden fark etmek ve çocukta bir şeyin ters gittiğine dair sadece endişe duymak yerine, erken teşhis için ebeveynlerin harekete geçmesini ve ona yardım etmesi için ilk adımı atması gerekir.

Otizm belirtilerinin en güvenilir şekilde değerlendirebileceği dönem 16-18 ay arası kabul edilir. Daha erken dönemlerde belirtilerin bazılarının ortaya çıkma ihtimali olsa bile, erken dönemde görülen bazı belirtilerin zaman içerisinde kaybolması da mümkündür. Otizmin ağırlığını; sadece çocuğun sosyal ilişkilerdeki bozukluğunu, tekrar eden hareketlerin, ve kısıtlı ilgi alanlarının çocuğun yaşamını etkileme derecesi belirler. Aynı zamanda bu konuda bilinen bazı yanlışlar da vardır. 31 ayını doldurmamış olan çocuklarda otizm tanısı koymak yerine, otizme yönelik risk durumlarından bahsetmek çok daha doğru olacaktır. Belirgin bir şekilde risk altında olduğu düşünülen küçük bebeklerde, bu belirtilerin tam olarak yerleşmesi beklenmeden en uygun tedavi yaklaşımlarına başlanması gerekir.

Erken tanı alan bir çocuğun, bu konuda uzman olan bir kurumdan alacağı özel eğitim çok hızlı sonuçlar verir. Günümüzde artık aileler, otizm konusunda bilinç kazanması ile çocuklarındaki farklılıkları daha erken fark edebilir ve uzmana başvurabilir konuma geçmişlerdir. Bu çok kritik bir süreç olmakla beraber, yaşı ilerleyen çocuklara gerekli müdahale zamanında yapılmadığı takdirde özel eğitim sürecinde yapılabilecek olan müdahaleler çok daha kısıtlı kalabilir. Bu durum çocuğun gelişimi açısından oldukça yanlış bir tutumdur.

Otizm için yapılabilecek erken müdahaleler özel eğitim kapsamında değerlendirilebilir. Herhangi bir ilaç kullanılarak tedavi edilmesi mümkün olmayan bu sağlık sorununda; ilaçlar ileri ki dönemde otizme eşlik eden kendine zarar verme, hiperaktivite bozukluğu, şiddet ya da dikkat eksikliği gibi durumlar söz konusu olduğunda kullanılabilir.

Otizm tedavisinde tercih edilen özel eğitim kurumunun kalitesi, çocuğun etkin tedavilerle yaşam standardını yükseltme konusunda çok önemli bir detaydır. Bu yüzden anne ve babaların kurum seçimi yaparken çok daha özenli davranması tavsiye edilir. Meryem Yerli, özel eğitim konusunda her zaman yüksek kalite standartlarında hizmet anlayışı ile ön plana çıkan köklü bir kurumdur. Çok uzun yıllardan beri özel eğitim sektöründe hizmet vermeye devam eden kurumumuz için, öncelikli olan daima çocukların gelişimine uygun terapi ve tedavilerle onları sosyal hayata kazandırmaktır. Yuva sıcaklığında, güven ve huzur odaklı özel eğitim süreci ile çocuğunuza bir iyilik yapmak ve Meryem Yerli kalitesini deneyimlemek sizde bir adım atabilirsiniz. Meryem Yerli, alanında uzman olan personelleri ile kaliteli ve güvenilir özel eğitim hizmetlerinin tek adresi olmaya devam ediyor.

İletişim Formu